TUTAMAK SORUNU
- Oğuzhan Güneş
- 25 Eki 2017
- 1 dakikada okunur
Herkesin boşlukta hissettiği, düşmek üzere olduğu ve pes etme raddesine geldiği bir nokta vardır hayatında. O an bir şeylere tutunmak ister insan.
Tasavvurun teşbihinde hata yoktur diyerek; uçurumun kenarındaki bir ağaç kökünü arar ellerimiz ve gözlerimiz. Ve işte o an tutunduğumuz dalın adı olur Tutamak.
Çağımızın bizleri boşluğa sürüklediği bu dönemlerde, tutunmamız gereken şeylere ısrarla ve sürekli olarak yüz çeviriyor, içine düştüğümüz karanlıkta isyan ateşi yakıyoruz. Oysa tutunacak onca şeyimiz var, hayatımızın nüvesini oluşturan bir dünya esbap!
Aklı selim olanlarımız, düşme haddesine gelmeden evvel alıyor önlemini. Okuma tutumağına sarılıyor mesela. Ardından düşünme yetisi ile irade katıyor gücüne.
Fırtınalı bir okyanusun açıklarında sarsılıyor gemilerimiz. Alabora olmaya yüz tutmuş olanca dirayetimiz. Yapmamız gereken, yapılması icab eden ne varsa askıya alınmış. Peki ya sonrası?
Sonrası antidepresan hapları ve kapı kapı dolaşılan psikologlar.
Ve şimdi sen, bomboş insanların yaşamak anlamını boşa çıkardığı zamanın gölgesinde yaşayan genç!
İşte iz, işte işaret ve işte ip!
Gelecek günler, senin iraden ve kabiliyetinden ilham alacak. İçinde bulunduğun hastalığın reçetesi Kelimetullah’ın sahifelerinde aşikardır.
Düşmek olduğun raddede ALİ İMRAN – 103. Ayet-i kerimenin buyruğuna kulak ver ve dimdik doğrul!
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın... “

留言